15 Mayıs 2014 Perşembe

İnsanın hayatındaki tüm kayıplar önemlidir. Kaybedilen para, mal, mülk ve diğer  sabit kıymetler geri kazanılabilir değerlerdir. Ancak insan ve hele de üreten insanın kaybedilmesi çok daha önemli ve anlamlıdır. Sonucunda çalışan, işveren ve devlet  olarak kişilerin ve toplumun sosyal, ekonomik, kültürel dengelerini etkiler, hatta  bozabilir. İş kazaları ve meslek hastalıkları üreten insan kayıplarının temel sebebidir.

Endüstrileşmenin büyük hızla geliştiği çağımızda, çalışanların çalışma ortamlarının sağlıklı ve güvenli hale getirilmesi, iş koşullarının ve iş çevrelerinin, insanca bir  yaklaşım ile iyileştirilmesi, sadece endüstrileşme yolundaki ülkelerin değil  endüstrileşme açısından önemli atılımları gerçekleştirmiş olan ülkelerde de önemli  bir sorun olma özelliğini korumaktadır. Çalışma koşullarının insancıllaştırılması diyebileceğimiz bu yaklaşım; insan faktörü, iş düzeni, işçi sağlığı, iş hijyeni, iş  güvenliği gibi önemli uzmanlık alanlarını içeren geniş araştırma ve uygulama  alanıdır. Çalışanların sağlık ve güvenliğinin korunması toplumun bütünü açısından  önem arz etmektedir. İşyerlerinde işin yürütümü sırasında doğan olumsuz  koşullarından işçiyi korumak, üretimin devamını, işletmenin güvenliğini sağlamak ve
verimliliğini arttırmak için yapılan çalışmaları kapsayan iş sağlığı ve güvenliği  konusu, gündeme geldiği günden bu yana sürekli gelişim göstermiştir. Çünkü, yaşam  hakkı ile çalışma koşulları ve bununla bağlantılı olarak iş sağlığı ve güvenliği,  çalışma hayatının öncelikli konularından biridir. İş kazaları ve meslek hastalıkları  sebebiyle binlerce insanımız hayatını kaybetmekte, daha fazla sayıda insanımız da  sakat kalmaktadır. Ülkemizin bu şekilde kaybettiği ekonomik kayıpların ciddi  rakamlara ulaşması yanında insanımızın da çektiği acıların dindirilmesi de iş sağlığı  ve güvenliğinin yasal boyutunu ortaya çıkarmaktadır. İş kazaları ve meslek  hastalıkları, olası can kayıpları ya da sakatlanmalar dışında, işletmede verimliliğin  düşmesi ve maliyetlerin artması, tazminat ödemeleri, yüksek tedavi ve bakım  giderleri ile birlikte gerek işletmelere, gerekse ulusal ekonomilere önemli zararlar vermektedir.

İş sağlığı ve güvenliği, günümüz modern toplumlarında insana verilen değerin ve  önemin bir sonucu olarak her zaman gelişmeye açık bir bilim dalı olmuştur. İş sağlığı  ve güvenliği çalışmalarının amacı, iş kazaları ve meslek hastalıklarından çalışanları  korumak ve daha sağlıklı bir ortamda çalışmalarını sağlamaktır. Ancak yaşadığımız  ülkede ve yaşadığımız dünyada bu pek mümkün olamamıştır. Öyle ki, dünyada her yıl yaklaşık 160 milyon çalışan, iş kazaları ve meslek hastalıkları dolayısıyla
yaralanmakta ve hastalanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde iş kazaları ve meslek  hastalıklarının toplam maliyeti bu ülkelerin GSMH’larının % 1 ile % 3 arasında  değişmektedir.

Bir toplumda gerçek anlamda iş güvenliğinin sağlanabilmesi için o toplumda her  şeyden önce İş sağlığı ve güvenliği bilincinin oluşması gerekir. Anayasada, yasalarda  ve tüm iş güvenliği mevzuatında getirilen hukuki güvence mekanizmaları ne kadar  iyi düzenlenmiş olursa olsun, ilgili tüm çevre ve kişilerde bu güvenceleri korumak ve  işletmek konusunda yeterli bir bilinç oluşturulmamışsa, tüm yapılmak istenenler  kağıt üzerinde kalarak temenni olmaktan başka bir anlam taşımazlar.